Show simple item record

dc.contributor.advisorErol, Fatma Burçin
dc.contributor.authorBayıltmış Öğütücü, Oya
dc.date.accessioned2016-03-02T07:46:54Z
dc.date.available2016-03-02T07:46:54Z
dc.date.issued2016-03-02
dc.date.submitted2016-01-20
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11655/2907
dc.description.abstractThe fourteenth century was a period of transformation, in which the social, political, economic and cultural changes led to changes in the social hierarchy of medieval England. These changes also influenced the way medieval people conceived their identities and the people around them. Hence, medieval people started to question the limitations imposed on their identities by the three estate structure. The three estate structure, which dominated the structure of the medieval English society, required each person to behave in accordance with the requirements of her/his estate. Therefore, not only those who failed in conforming to the rules of her/his estate, but also those who transgressed their estate boundaries were severely criticised. However, due to certain reasons such as the decline in knighthood, the erosion in feudal values, the influences of the Hundred Years War, developments in trade, the Black Death and the rise of universities, people began rejecting the impositions on their identities. Thus, the control over identity became an important issue, not only for the nobility and clergy but also for the commoners. Making use of their daily life activities and their professional qualifications, these people performed their identities in accordance with their self-conceptions. Therefore, this dissertation analyses self-fashioning as a performance. Accordingly, this dissertation aims at examining the self-fashioning performances of the selected pilgrims in Chaucer’s Canterbury Tales and claim that what Stephen Greenblatt identifies as self-fashioning in the Renaissance had already started in the late fourteenth century, and it can be observed in the Canterbury Tales, which is one of the most important works of this time. It is argued that the self-fashioning performances of the Canterbury pilgrims are both shaped and displayed by their material performances in the “General Prologue” and their rhetorical performances in their tales, prologues to their tales (if applicable) and the links between the tales in the Canterbury Tales. Chapter I analyses the self-fashioning of the Knight and the Squire through a discussion of nobility as performance. The self-fashioning of the Prioress, the Monk and the Pardoner through their performance of gendered religious identity is discussed in Chapter II. Chapter III examines the self-fashioning of the Clerk and the Doctor of Physic, and discusses their self-fashioning as a reflection of the performance of the learned self. Chapter IV analyses the self-fashioning of the Wife of Bath through her corporeal and discursive performance of femininity. As a conclusion, it is asserted that Chaucer creates these pilgrims in the Canterbury Tales as performing their identity performances, and the aim of this is not only to create characters influenced by the changes in society, but also to influence society and the changes in society.tr_TR
dc.language.isoentr_TR
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
dc.subjectChaucertr_TR
dc.subjectCanterbury Hikâyeleritr_TR
dc.subjectŞövalyetr_TR
dc.subjectSilahtartr_TR
dc.subjectCanterbury Talestr_TR
dc.subjectthe Knighttr_TR
dc.subjectthe Squiretr_TR
dc.titleMedieval Self-Fashioning: Identity Performances in Chaucer’s Canterbury Talestr_TR
dc.typeinfo:eu-repo/semantics/doctoralThesistr_TR
dc.callno2016/2656
dc.description.ozetOn dördüncü yüzyıl sosyal, politik, ekonomik ve kültürel değişimlerin Ortaçağ İngiltere’sinin sosyal hiyerarşisinde değişimlere yol açtığı bir dönüşüm dönemiydi. Bu değişimler aynı zamanda Ortaçağ insanlarının kendi kimliklerini ve etraflarındaki insanları algılama şekillerini de etkiledi. Bu yüzden, Ortaçağ insanları üç sınıf sisteminin kimlikleri üzerindeki kısıtlamalarını sorgulamaya başladılar. Ortaçağ İngiliz toplum yapısına egemen olan üç sınıf kavramı, her bireyin sınıfına uygun şekilde davranmasını gerektiriyordu. Bu sebeple, sadece ait olduğu sınıfın kurallarına uymayanlar değil, aynı zamanda sınıflarının sınırlarını aşmış olanlar da sert bir şekilde eleştirilmekteydi. Ancak, şövalyelik kurumundaki gerileme, feodal değerlerdeki erozyon, Yüzyıl Savaşları’nın etkisi, ticaretteki gelişmeler, veba salgını ve üniversitelerin ortaya çıkışı gibi bazı sebeplerden dolayı, insanlar kimlikleri üzerindeki dayatmaları reddetmeye başladılar. Böylece, kimlik üzerindeki kontrol sadece soylular ve ruhban sınıfı için değil halktan insanlar için de önemli bir konu haline geldi. Bu insanlar, günlük yaşam faaliyetlerini ve mesleki niteliklerini kullanarak, kimliklerini kendi benliklerini algılamalarına uygun bir şekilde geliştirdiler. Bu yüzden, bu tez öz-biçimlendirmeyi bir performans olarak incelemektedir. Bu bağlamda, bu tez Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri eserinden seçilen hacıların öz-biçimlendirme performanslarını inceleyerek, Stephen Greenblatt’ın Rönesans dönemi için öngördüğü öz-biçimlendirmenin on dördüncü yüzyılın sonlarında başlamış olduğunu ve bunun dönemin en önemli eserlerinden Canterbury Hikâyeleri’nde gözlemlenebildiği savını irdelemeyi amaçlamaktadır. Canterbury hacılarının öz-biçimlendirme performanslarını Canterbury Hikâyeleri’nin “Genel Prolog” kısmındaki maddesel performansları, ve hikâyeleri, (eğer varsa) hikâyelerin prologları ve hikâyeler arası geçişlerdeki retorik performanslarla şekillendirip sergiledikleri tartışılmaktadır. I. Bölüm Şövalye ve Silahtar’ın öz-biçimlendirmelerini soyluluğu bir performans olarak tartışarak incelemektetir. Baş Rahibe, Keşiş ve Afnameci’nin toplumsal cinsiyetlerini reddetmeyerek gerçekleştirdikleri dini kimlik performanslarıyla öz-biçimlendirmeleri II. Bölüm’de tartışılmaktadır. III. Bölüm Üniversiteli ve Hekim’in öz-biçimlendirmelerini incelemekte ve onların öz-biçimlendirmelerini eğitimli özün performansının bir yansıması olarak tartışmaktadır. IV. Bölüm Bath’lı Kadın’ın bedensel ve söylemsel kadınlık performansıyla öz-biçimlendirmesini incelemektedir. Sonuç olarak, Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri’ndeki bu hacıları kendi kimlik performanslarını sergilerken yarattığı, ve bunun nedeninin sadece toplumdaki değişimlerden etkilenen karakterler yaratmak değil, aynı zamanda toplumu ve toplumdaki bu değişimleri etkilemek olduğu tartışılmaktadır.tr_TR
dc.contributor.departmentİngiliz Dili ve Edebiyatıtr_TR


Files in this item

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record